Bulmacahane Kelime Profesörleri Cevaplari [ Türkçe ]
Bu konuya çözümler getireceğim Bulmacahane Kelime Profesörleri . Oyun, oyun mağazasında ve iTunes’da bulunur ve harflerden sözcükler bulup bunları bir bulmacanın içine yerleştirmekten oluşur. Bu sürüm kullanılabilir Türk Dili.
Bulmacahane Kelime Profesörleri Cevaplari:
En farklı, en eğlenceli ve kelime hazinesi geliştiren kelime bulmaca oyununa hoş geldiniz!
Bulmacahane – Kelime Bulmaca, klasik kelime oyunlarını ve bulmacayı birleştirip yepyeni bir kelime oyunu deneyimi sunuyor.

Başka bir seviyedeyseniz, bir sonraki davaya başvurabilirsiniz :
- Devenin sırtındaki tümsek : HÖRGÜÇ
- Çavuş kuşu : HÜTHÜT
- Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan tenekeden yapılmış kısa saplı kürek türü : FARAŞ
- Yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer : AMBAR
- İlerleme, inkişaf, tekâmül : GELİŞİM
- Basık, loş, nemli, kuytu yer : İZBE
- Geviş getirenlerden, Güney Amerika’nın dağlık bölgelerinde yaşayan boynu uzun hayvan : LAMA
- Hukuk : TÜZE
- Görünüm : ZEVAHİR
- Yakarak kaşındırma : TAHRİŞ
- Kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız doğal alan : BOZKIR
- Zarla oynanan oyunlarda zarların tek benekli yönlerinin üste gelmesi : HEPYEK
- Kent içinde ulaşımı sağlayan otobüslerde para yerine geçen bilet veya kart : ABONMAN
- Tarz, tavır, üslup : ŞİVE
- Toprakta bitkilerin yetişmesine zararlı olan fazla suların akıtılması : DRENAJ
- Elin ve özellikle el tırnaklarının bakımı : MANİKÜR
- Zeytin rengi : ZEYTUNİ
- Belli eğitimden sonra uçak kullanabilecek duruma gelmiş kimselere verilen yeterlik belgesi : BRÖVE
- Yüz ve boyun güzelliği için cilde sürülen krem : MASKE
- Çıkış : DEPAR
- Tanıtım : LANSMAN
- Her birine on, her defasında onu bir arada olan : ONAR
- Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü : SAHİL
- Vurma, dövme : DARP
- Göğün en yüksek yeri : AYYUK
- Saydam : ŞEFFAF
- Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse : KAHYA
- Baklagillerden sarımtırak renkte, tanesi baklamsı bir bitki : NOHUT
- Fesleğen : REYHAN
- Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek : ÖREKE
- Geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, kış sebzesi olarak yetiştirilen bitki : LAHANA
- Bir malın serbest sürümünü engellemek için konulan yasak : AMBARGO
- Aklı başına gelmek : AYIKMAK
- Veteriner hekim : BAYTAR
- Bezginlik, umutsuzluk, usan : FÜTUR
- Uğraşı : HOBİ
- Kurum veya kuruluşun bulunduğu yer : ADRES
- Midenin arkasında, akyuvar üreten, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ : DALAK
- Divan edebiyatında 5-10 beyit arasında değişen, lirik konularda yazılan nazım biçimi : GAZEL
- Dini inanışlara göre dünya üzerindeki ilk insan : ADEM
- Dayak : PATAK
- Çeşitli kumaşlardan yapılan, içerisine battaniye, yorgan vb. eşya konulan özel çanta : HURÇ
- Yunan alfabesinin dördüncü harfi : DELTA
- İçine kaymak konulup üstüne dövülmüş fıstık serpilerek yapılan bir baklava türü : ŞÖBİYET
- Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse : BANKER
- Birine saldırmak için saklanarak beklenilen yer : PUSU
- Çok beğenen : HAYRAN
- Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık : ŞAFAK
- Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık : BUNALIM
- Yardımcı : YAVER
- Hükûmet gücünün gevşediği bir yerde düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre : FETRET
- İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr : FAİZ
- Kavramsal tutarsızlık, paradoks : ÇELİŞKİ
- Bir şeyi elle sıvazlama : MESH
- Fransa’da evli kadınlara verilen san : MADAM
- Duman rengi : FÜME
- Karaya çalan leke : KARALIK
- Polonya para birimi : ZLOTİ
- En uygun, en elverişli : OPTİMUM
- Yiyecek, içecek, gazete, dergi vb.nin satıldığı küçük dükkân : BÜFE
- Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur : HENDEK
- İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği : YETİ
- Çeşitli renk ve büyüklükteki karelerden oluşan desen : EKOSE
- Yol yordam : ADAP
- İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta : BAVUL
- Bitkin bir duruma gelme veya getirme : HELAK
- Dernek : CEMİYET
- Bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan hareket : JEST
- Sıcak ülkelerde yetişen bir ağacın iri, güzel kokulu, lezzetli meyvesi : ANANAS
- Başlangıcı olmayan, eski, ezelî : KADİM
- Bölüşmek, paylaşmak : ÜLEŞMEK
- Şalvarı bele bağlamak için bunlara geçirilen bağ : UÇKUR
- Yere devrilmek, yere serilmek : DÜŞMEK
- Olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı : İKSİR
- İnsan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemi : GENÇLİK
- Kavram : NOSYON
- Bakışı, dikkati çeken her şey : MANZARA
- Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri : HARF
- “Yeter, artık istemez” anlamlarında bir seslenme söz : KAFİ
- Hint prenseslerine verilen unvan : BEGÜM
- Gizlenmiş : KAMUFLE
- Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç : KALEM
- Bazı türlerinde beyaz, bazılarında sarı renkte olan soğanlı bir süs bitkisi : NERGİS
- Burularak yapılmış altın bilezik : BURMA
- Bir kimsenin belli bir sürede veya hayat boyu edindiği bilgilerin tamamı : DENEYİM
- Özverili : FEDAKAR
- Oturum : CELSE
- Şehzadelerin özel eğitmenleri : LALA
- En ve boyca alışılmış olandan büyük : BATTAL
- Üzüm taşımaya yarayan ağzı geniş, dibi dar tahta kap : MAHRA
- Bir gök cisminin yörüngesi boyunca, etrafında dolandığı merkezî cisme en uzak olduğu nokta : ENÖTE
- Geniş çatlak : YARIK
- Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak : DÖVMEK
- Hiçbir zaman, hiçbir şekilde : ASLA
- Resmî kurumlarda yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak yayımlanan duyuru : BÜLTEN
- Sakat kimse : MALUL
- Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kadın : ÇENGİ
- Satürn : ZÜHAL
- Tohumda embriyoyu kaplayan etli bölüm : ÇENEK
- Kesin karar vermiş olan : KARARLI
- Bütünleşmiş : ENTEGRE
- Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak : AKKAVAK
- Doğada element, bileşik halinde bulunan, kütlesi ve ağırlığı olan : CİSİM
- Önemsiz, ufak tefek şeyler : ÖTEBERİ
- Azerbaycan Türkü : AZERİ
- Osmanlı Devleti’nde toplum güvenliğini sağlamakla görevli askerî polis kuruluşu : ZAPTİYE
- Sakız : CİKLET
- Geminin yan yatması : ALABORA
- Beklentilerin üstünde, beklenmedik, alışılmadık : DAHİCE
- Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak maddeyle dolu şey : TAMPON
- Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak : DEĞNEK
- Öldürülmüş, öldürülen : MAKTUL
- Hayvanlara yedirilen ufalanmış ekinlerin sapları : SAMAN
- Izgara : GRİL
- Genellikle arkasından yağmur getiren sert rüzgâr : BORA
- İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu : OBRUK
- Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan otomobil : TAKSİ
- Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit : ASALAK
- Günün hangi anı olduğunu gösteren alet : SAAT
- Sekiz sesten oluşan ses dizisi : OKTAV
- Abla olma durumu : ABLALIK
- Yön, yan, doğrultu : TARAF
- Tanrı tarafından Hz. Davut’a gönderilen kutsal kitap : ZEBUR
- Mühim : ÖNEMLİ
- İki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet : PRES
- Kilogramın binde biri değerindeki ağırlık ölçüsü birimi : GRAM
- Kişiye isnat edilen haksız suçlama : YAFTA
- Yazıları yeniden düzenleyerek yayıma hazırlayan kimse : EDİTÖR
- Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek : ÖVMEK
- Saat, kılıç, anahtar vs ucuna takılan zincir : KÖSTEK
- Ak : BEYAZ
- Kaba, kırıcı ve hırpalayıcı : HOYRAT
- Bir toplulukta karşılıklı güvenin bozulması ile beliren karışıklık : BOZGUN
- Fişeklerin içine konulan, türlü boylardaki küçük ve yuvarlak kurşun tanesi : SAÇMA
- Nicelik bakımından alışılanın, umulanın veya gerekenin altında olma durumu : NEDRET
- Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın iç tarafına geçirilen ince kat : ASTAR
- Bilen, Bilgin : ALİM
- Güzel söz söyleyen, konuşmasıyla ikna eden : DİLBAZ
- Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş : CENK
- Sadece yük taşımakta veya araba çekmekte kullanılan at : BEYGİR
- Sıkı düzen : İNZİBAT
- İmparator : İLHAN
- Dünya üzerinde yer alan kıtalardan biri : ASYA
- Postları değerli türlü etçil hayvanların ortak adı : SANSAR
- Çarpma işleminin sonucu olan sayı : ÇARPIM
- Bir felsefi veya toplumsal öğretiye sistemli biçimde bağlanan kimse : İDEOLOG
- Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası : LOKMA
- Eş koşma : ŞİRK
- Bir geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak : BANDIRA
- Sırada önem bakımından ikinci derecede olan : İKİNCİL
- Tasa, kaygı : EFKAR
- Hile : ŞAİBE
- Üzüntüsü, kederi olmayan : ELEMSİZ
- Klasik Türk müziğinin başlıca çalgılarından biri : TAMBUR
- Hollanda para birimi : FLORİN
- Geceleri geç vakte kadar açık, içkili eğlence yeri : PAVYON
- Basınç : TAZYİK
- Cemaate namaz kıldıran kimse : İMAM
- İsteyen, istekli : TALİP
- Sonu olmayan gelecek zaman, sonsuzluk : EBET
- Kullanılması hemen mümkün olan para : NAKİT
- Hafif figürlere,adım atışlara,çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü : BALE
- Ortaya koyma, gösterme : İBRAZ
- Parlak, pürüzsüz, tertemiz : CİLLOP
- Birleşme : FÜZYON
- Damga, mühür : KAŞE
- Zodyak üzerinde Boğa ile Yengeç arasında bulunan takımyıldızın adı : İKİZLER
- Kadınlarda gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi : MENOPOZ
- Hayvan bilimci : ZOOLOG
- Ameliyatı gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu : CERRAHİ
- Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş : ÇUHA
- Tutuklu veya bağımlı olmayan : SERBEST
- Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi : ÖLÜM
- Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme : RAHMET
- Afgan halkı : PEŞTU
- Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi : VAHİY
- Kuranı bütünüyle ezbere bilen kimse : HAFIZ
- İşinde, mesleğinde yeni olan, toy : ACEMİ
- Ateşe dayanıklı parlak bir mineral : MİKA
- Dik durma : AMUT
- Başı değişik biçimlerde bağlamak amacıyla kullanılan büyük mendil : BANDANA
- Geçmiş : MAZİ
- Sıtma mikrobunu aşılayan bir tür sivrisinek : ANOFEL
- Ortaya çıkma, görünme, belirme, baş gösterme, meydana çıkma : ZUHUR
- Canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı : EKOLOJİ
- Anma, söyleme, sözünü etme : ZİKİR
- Kapasite : SIĞA
- Korkuya çabuk kapılan : ÜRKEK
- Millet : ULUS
- Kameralarda görüntüyü tam sınırlarıyla kesmeden alabilmeyi sağlayan düzenek : VİZÖR
- Hristiyanlarda genellikle manastırda yaşayan evlenmemiş papaz : RAHİP
- Gecikmeli, tehirli : RÖTARLI
- Evlerde çocuğa bakan kimse : DADI
- Türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş : AKİK
- Betimleme : TASVİR
- Bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi : PATRON
- Belirti, iz, ipucu : EMARE
- Sosyal olmayan : ASOSYAL
- Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse : BAŞKAN
- Hint kenevirinden çıkarılan, kullanılacak miktara göre uyuşturucu etkileri olan bir madde : ESRAR
- Su koymaya yarayan kulplu, emzikli kap : İBRİK
- Kapalı olmayan, kapalı karşıtı : AÇIK
- Belli bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek : LONCA
- Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse : VEKİL
- Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka : ÇELENK
- Bir çağrıyı yerine getirme, bir çağrıya gitme : İCABET
- Günah : VEBAL
- Söz, konuşma : NUTUK
- Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj : DÖNEMEÇ
- Güzel kokulu, yaprakları baharat olarak kullanılan bir kültür bitkisi : NANE
- Yorumlama : TEFSİR
- Bir durumun, kendisinden ayrı görülen ancak aynı yapısal özellikleri içeren parçası : UZANTI
- Amino asit birleşiminden oluşmuş karmaşık yapılı doğal madde : PROTEİN
- Bir devletin deniz güçlerinin ve kuruluşlarının bütünü : BAHRİYE
- Yün, pamuk vb. ipliklerden düğümlerle oluşmuş ağ : FİLE
- Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek : AFİŞE
- Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal : ALAŞIM
- Soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz : ZAMİR
- Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet : BECERİ
- Silah olarak kullanılan bir bıçak türü : HANÇER
- Yıkma, kırıp dökme : TAHRİP
- Ayakkabının alt bölümü : TABAN
Bu seviyeyi tamamladıktan sonra, seviyeyi tamamlamak için ihtiyacınız olan tüm kelimeleri bulmak için bir sonraki konuya dönebilirsiniz. : Kelime Gezmece Üstatlar Cevap.
Oyun bitti, bir yorumunuz varsa, yorum yapmaktan çekinmeyin. Sana hızlıca cevap vereceğim.
Teşekkür Ederim.